Birini Sevmeyi Bıraktığımda…
Birini çok seversin, çok anlam yüklersin, her şeyin en iyisini onun yaptığını düşünürsün, ondan daha mükemmeli yoktur. O kişi kadar özeli de yoktur. Ruhuna aşık oldum dersin. Onun için birçok şey yaparsın. Kaybetmemek için elinden geleni de.
Bir gün ona verdiğin değerin ve önemin bir karşılığı olmadığını fark edersin. Düşünmeye başlarsın.
Aslında “o kişi o kadar da özel biri değilmiş” dersin. Düşünüp, gerçekleri görmüşsündür.
Düşününce anlarsın, insanları gözümüzde bu kadar değerli kılan şey bizim onlara karşı hissettiğimiz duygular ve onlara verdiğimiz önem olduğunu.
Yunus Emre’nin de dediği gibi “Sendeki güzellik on para etmez bendeki aşk olmasa” misali…
Birini severken ona kattığımız anlam, onu bambaşka biri yapıyor gözümüzde. Ama o sevgi bittiğinde karşındakinin aslında sıradan biri olduğunu görüyorsun. Artık ona eskisi gibi bakamıyorsun, eskisi gibi değer veremiyorsun. Çünkü yaptıkları ve yapmadıkları ile kişi kendini bitirmiş oluyor. Hatta karşılaştığınızda göz teması bile kurmak istemiyorsun.
Bu durum bize şunu gösteriyor aslında; insanları özel yapan bizim bakış açımız ve o kişiye karşı hislerimiz. Ona verdiğimiz değer ve enerji o kişiyi bizim gözümüzde eşsiz kılıyor.
Kadın tarafından da erkek tarafından da baksak olaya, her ilişki başlarda mutluluk verir insana. Tam da hayallerinde yaşattığı kişiye aşık olduğunu düşünür insan. Oysaki yorucugibi gözükmese de her ilişki yorucudur aslında. Çünkü o insana uyumlanmak istersin, beklentiye girersin. Onun için kendi zamanından ve kendinden feragat edersin. Onu beklersin. Onun için bir şeyler yapmak istersin.
İlişki sırasında insanı en çok yoran belirsizliktir. Bazen bu belirsizliği bile kabul edersin.
Bunların üzerine ikili ilişki sırasında bir de iletişim ve gizem girerse işte o zaman psikolojik zorbalığa uğradığını hissedene kadar sorun yoktur. Çünkü iyimser düşünürsün. Bir de üzerine söylemlerle hareketler birbirine tutmadıysa işte o zaman filmin sonu çiftlerden biri tarafından getirilir.
Eğer ki çiftlerden biri kaostan ve çözümsüzlükten besleniyorsa kendi çözümsüzlüğünde yaşamaya istediği gibi devam ederken hayatına giren diğer insanlarında dengesini bozmaya devam edecektir.
Bir ilişkiyi bitirme kararı almak zor bir hareket. Bitiren taraf mücadelesini sonuna kadar yapmıştır ve sabır kanalları tükenmiştir. Tahammül gücü bitmiştir.
Sonrasında yaşananlar bellidir. Kabulleniş, gözyaşı, emeğe ve verilen zamana yazık hissi.
Birkaç zaman sonra yeniden kendine gelme hali, alınan kararlar…
En önemlisi de bu süreçte alınan kararların uygulamaya geçmesidir.
Bu kararları hayatına uygulamaya geçen birey,
Özgürleşir; çünkü bir hegemonyadan kurtulmuştur.
Kendi özüne döner ve ne istediğini bilir hale gelir. Kendini uyumlamak zorunda olduğu biri yoktur.
Özgüvenli hale gelir birey, çünkü tek başınadır ve aldığı kararlardan sorumludur.
Belirsizlik hali yoktur; çünkü belirsizliği yaratan hayatından gitmiştir. Belirsizlik insanı psikolojik olarak yıpratır. Önünü görüp yolunu bilen kişi ”iyileşir.”
Sürekli kaos ortamı da bitmiştir.
Beklenti de bitmiştir bunun yanında, kafayı takacağı biri de kalmamıştır.
Kısacası “sorun” bitmiştir.
İşte biz değer verdiğimiz için “çok değerli olan kişinin” bize olumsuz yönde kattıkları.
Her ilişkinin en başı güzeldir ya…
Sonunda da Nilgün Bodur’un dediğini deriz, “sen gittin ya ben çok güzelleştim…” 🙂
Saygılarımla
Süreyya Kocadağ
Sosyolog
Uzm. Aile Danışmanı- Dikkat Eğitmeni
Eğitim Danışmanı