Var mısın, Yok musun?
Hepimiz insan olarak bu dünyadayız.
Varız yani.
Bireyiz.
Hepimiz bir şekilde yaşıyoruz.
İşlerimizi yapıyoruz. Hayatlarımızı sürdürmek için çeşitli faaliyetlerde bulunuyoruz.
Bazen sosyalleşmeye çalışıyoruz bazen kabuğumuza çekiliyoruz.
İnsan denen varlık, her biri farklı bir dünya sonuçta.
İstekleri, hayalleri, düşünceleri, davranışları hepsi birbirinden başka.
Yaşadığımız sosyal çevre, aileden aktarılan genler, öğretilerimiz, kendi fikir ve idrak becerimizle bugünkü olduğumuz insana evriliyoruz. Daha da bitmeyen öğrenimlerle yaşamaya ve dönüşmeye devam edeceğiz.
Yaşamına devam ederken de, ne kadar varsın bu hayatta?
Ya da ne için yaşıyorsun?
Birçoğumuzun cevabını duyar gibiyim.
“kaliteli yaşam için”
Aynı fikirdeyim. Hepimizin maddi gücüne göre kendi kafasında oluşturduğu bir yaşam standardı var.
Beni sorarsanız, ben “kaliteli minimalist” yaşamı tercih edenlerdenim J
Bunlar tercih sebebiyken, ya karakterimiz.
Karakterlerimizde neyi tercih edeceğiz.
Karakterli olmak da bir tercih sebebi değil midir?
Yani; yalan söylememek, dakik olmamak, yapamayacağın bir şeye “tamam” yaparız demek, adil olmamak, çıkarların için doğru ve etik olanı yapmamak, verdiğin sözü yerine getirmemek, yerine getiremiyorsan da sebebini karşı tarafa söylememek, var olduğun bir oluşumda sadece var olmak için yer almak, sana güvenenleri yarı yolda bırakmak…
Kısacı “mış gibi yaşamak”…
İşte burada tüm algılarım değişiyor.
Yaptığın işte de, söylediğin sözde de ya varsındır ya yoksundur.
Ya hepsindir ya da hiç.
Sağlık toplumdan bahsediyoruz. Çocuklarımız için “her şeyi yaparız” diyoruz.
Ancak kendi tutum ve davranışlarımız bu şekilde olduğu sürece, çocuklarımız bizlerden zaman içinde görerek öğrenecek, diğer unsurlarda( sosyal çevre, bireysel çıkar gibi) devreye girdiğinde ilerleyen dönemlerde çocuklarımızın nasıl bir toplum içinde yaşayacağını hayal edelim; “korkutucu” değil mi?
Tam da “toplumsal çürümenin” ortasında bulacak kendini ve nesillerce bu böyle aktarılacak. Çünkü bildiği ve gördüğü bu durum. İnsan kolaycılığı tercih eder her zaman sonuçta.
İşte bizler de içinde yaşadığımız döneme özel karakter geliştiriyoruz ve hepimiz birbirimizden şikayetçiyiz. Nedenlerini de dışarıda değil kendi tutum ve davranışlarımızda aramalıyız.
Öncelikle kendi davranışlarımızı düzeltelim. Kendi davranışlarımızı düzeltelim ki kendi çocuklarımıza doğru rol model olalım.
Hepimiz toplum içinde birçok kişi ile karşılıyoruz. Farklı karakterler tanıyoruz. Bazılarından uzak duruyoruz.
En uzak kaldığımız insan türü ise; arafta bırakanlar, yani varmış gibi, yapacakmış gibi yapanlar. Diğerlerine az çok tahammül edebiliyoruz. Ama arafta bırakanlara asla. Kişileri beklentiye girdirdikleri, yapacakmış gibi yapıp, yapmadıkları için kişilerin sinir sistemi ile oynayıp duruyorlar. İşte bu yüzden karakterleri “gri” olanları uzak tutmalı hayatlarımızdan.
Yani, siyah ve beyazdır karakterler. Gri yoktur.
Karakter tercihini de kendisi yapar insanın.
Şimdi soruyorum; bir düşün bakalım, bu hayatta ” VAR MISIN, YOK MUSUN?”
Saygılarımla,
Süreyya KOCADAĞ
Sosyolog
Uzm. Aile Danışanı- Dikkat Eğitmeni
Eğitim Danışmanı


Sancaktepe İl Dernekler Platformu’ndan Gazze’ye Anlamlı Yardım
Sancaktepe İl Dernekler Platformu’ndan Gazze’ye Anlamlı Yardım
Okan Canbolat, Uluslararası Sağlık Turizmi Federasyonu’nun Avustralya Başkanı oldu
Hişt hişt sakin ol!
Okyanusya’da Sanatın Kalbinde: Mehmet Sözer ve Ekibi
Uluslararası Sağlık Turizmi Federasyonu’ndan Suudi Arabistan’a Önemli Atama
Hız ve Sabır
“Abdullah Başçı ve Murat Uygur Sağlık Turizminin Geleceğini Değerlendirdi”