Hişt hişt sakin ol!
“Of, bu ne sinir, bu ne öfke
Aman bir telaş, bir acele
Herkes birbirini boğacak
Bu gidişle sonumuz ne olacak…
Hişt hişt sakin ol, sinirlerine hakim ol!
Herkesin doğrusu en doğru
Herkesin lafı bir hikmet
Sıradan şeyler de konuşalım
İş mi yani birbirimizi yemek?” diye devam eden bir şarkı…
Bu şarkı Sertap Erener tarafından 1992 yılında söylendi…
Eğer fırsatınız varsa bu şarkıyı dinleyin derim. Dinlerken de toplumsal olarak içinde olduğumuz yapıyı değerlendirin lütfen.
Yıl 2024, aradan tam 32 yıl geçmiş.
Çeyrek asırdan daha uzun bir süredir bu şarkı portföyümüzde.Anlayabildik mi peki? Yoksa aramızda espri konusu olarak mı kaldı sadece…
Biraz daha derine inersek 20. yy ’dan, 21. yy ’a geçtik. Yani çağ atladık.
Demek ki 30-35 yıl önce de bu durumdaydık.
Değişen bir şey var var mı?
Sanki daha da geriye gittik gibi geliyor bana.
Herkes depresyonda, herkes bir şeyleri yanlış anlama derdinde, herkesin sorunu en büyük, herkesin yaşanmışlığı en zor… Hayat kime kolay ki…
Önyargı, kibir, ego, sen kim oluyorsun ki gibi öz düşünceleraldı başını gidiyor.
İyilik, güzellik, sağlık, hoşgörü, sağduyu sadece sözde kalan ancak uygulama sırasında asla akla gelmeyen kavramlara dönüştü.
Nezaket, nezaket kuralları, büyüklere saygı, küçüklere sevgi gibi kavramlara uyanlar ise toplum nezdinde dışlanma eğilimlerindeler.
Çalışkanlık, emek göstermek, başarı için feda etmek eylemleri ise rafa kalktı. Hem kolay olsun, hem feda etmeyeyim hem de başarılı olayım beklentileri çoğaldı. Çalışkan olanlarda toplum içerisinde çok kabul görmüyor. Çok çalışanı da ortaya bir çıkartanı da acımasızca eleştiriyoruz. Yaptıkları için bile dalga geçercesine söylemlerde bulunuyoruz. Çünkü karşımızdaki kişinin çalışkanlığı bize tembelliğimizi hatırlatıyor.
Ayrıca herkes herkesi suçlayıcı ve yargılayıcı bir üslup içerisinde.
Oysaki herkesin yaşadığı hayat ayrıydı hani…
Kimsenin, kimseyi eleştirmeye hakkı yoktu hani…
Ne oldu?
Birbirimize destek olmaktan ziyade sürekli köstek olmakta üstümüze yok…
Trafik karmaşası deseniz; çığırından çıkmış…
Direksiyon başında herkes en doğru araba kullanıyor, herkes trafik kurallarını biliyor ve uyguluyor.
Peki o zaman trafik kazaları neden oluyor?
Neden herkes direksiyonda sinirli, herkes doğru araba kullanıyorsa, hep hata karşı tarafta mı?
Bir de hep karşı taraf haksız olduğu için arabanın bir kenarında kendimizi savunmak için sopalar var. İçimizdeki şiddet yanlısı mı ortaya çıkıyor acaba?
Evet az önce bahsettiğim şarkı 20. Yy ’da kaldı. Çağ bile atlamışken hala aynı şeylerin konuşulması ne tuhaf değil mi?
Tarihler değişse de davranışlar aynı kaldığı sürece ilerleme kaydedebilir miyiz sizce?
Yine çok soru sordum değil mi? Daha da soracak sorum var da…
Biz en iyisi sakin ve sinirlerimize hakim olup işimize gücümüze bakalım…
Saygılarımla,
Süreyya Kocadağ
Sosyolog
Uzm. Aile Danışmanı-Dikkat Eğitmeni
Eğitim Danışmanı


Ünlü Oyuncu Özgür Aksoy’un Ailesi Dolandırıcılık Mağduru Oldu
Ünlü Oyuncu Özgür Aksoy’un Ailesi Dolandırıcılık Mağduru Oldu
“İskenderin En İyi Hâli Jet Sosyetenin Vazgeçilmezinde: Bursa Garaj Kebap”
Zimidar Motors: Melbourne, Avustralya’nın Bir Numaralı Oto Servisi – Ünlü Avustralyalı Yönetmen ve Sanatçı Okan Canbolat’ın Desteğiyle Açıldı
Murat Uygur ve Suudi İş İnsanı Al-Khuraimi’den Sağlık Turizmine Dev İşbirliği Mesajı
Zehra Çetik Erişen’den Okyanus Esintili Sanatsal Yolculuk
SESAM 21. GENEL KURULU TAMAMLANDI: MEHMET ERGİN SOYARSLAN YENİDEN BAŞKAN SEÇİLDİ
Çanakkale Film Festivali’nde İlk İki Gün Tamamlandı.